Yüz binlerce takipçili “influencerlar” insanların zaaflarından nasıl faydalanıyor

Gülnihal Özdener

Spiritüalist, yani ruhçu dünyanın hayat felsefesi haline gelen “good vibes only”, yani “yalnızca iyi titreşimler” neden dünyadaki kötülükleri durduramıyor? Filistinliler bir türlü iyi düşünemedikleri için mi yıllardır katlediliyorlar? Uzuvları eksik doğmuş ya da doğuştan hastalık taşıyan bir bebek, önceki hayatında yaptığı kötülüklerin cezasını mı çekiyor?

TİTREŞE TİTREŞE

Sosyal medyanın gazabı mıdır bilinmez, Türkiye’ye de bu söz geldi ve yerleşti. Yaklaşık on sene önce Instagram’da gördüğümüz “good vibes only” ifadesi artık ülkemizde de hem İngilizce aslıyla hem de Türkçe çevirisiyle meydanlarda. İngilizce “vibe” kelimes, titreşim anlamına gelen “vibration”ın kısaltılmış hali. “Yalnızca iyi titreşimler” sloganını hayat felsefesi olarak benimsemiş kişiler, aynı zamanda “sadece pozitif düşün” veya “olumsuz hiçbir şeye yer yok” gibi ifadelere de meylediyorlar. Bu “felsefe”ye göre duygular, deneyimler, düşünceler tamamen olumlu olmalı, kişi olumsuza odaklanmamalı ve iyimserlik hali dışına çıkmamalı.

Elbette sürekli karamsarlık hali insanın zihinsel sağlığı için de pek tavsiye edilmez. Ancak değişmez iyimserlik de bundan masum değil. Yalnızca iyi titreşim kovalayan çoğu birey gerçek duygularını bastırıp bunları ifade etmekten kaçınabiliyor; zor zamanlarda hislerinin geçersiz olduğuna kanaat getirebiliyor veya çevresinden destek göremiyor. Hatta bazen gerçekliğin göz ardı edilmesi ya da tamamen reddedilmesi söz konusu oluyor. Sürekli olumlu hisleri kovalamak hayata dair gerçekçi olmayan beklentileri de tetikleyebiliyor. Ve maalesef ki dengesiz bir iyimserlik, dünyanın büyük bir kısmında süregelen adaletsizliğe, yoksulluğa ve şiddete maruz kalan milyonlarca insanın hayat denklemi dışına atılmasına sebep oluyor.

OLUMLU DÜŞÜNEMEYEN ÖLSÜN

Ülkemizde gün geçtikçe sayıları artan spiritüalist liderler, dünyanın geri kalanındaki pozitif düşünce hezeyanına iyi ayak uyduruyor. Rahat hayat şartlarına sahip insanların olumlu düşünebilmesi oldukça kolay. Bizdeki sorun, şartlar zorlaştıkça tutunacak dal arayanların bu hezeyana kapılması. Sosyal medyanın yüzbinlerce takipçili “influencerları”, insanların bu savunmasız, kırılgan zaaflarından fazlasıyla faydalanan spiritüalist liderlerle iş birliği yapıyor. Elle tutulur herhangi bir bilimsel veri içermeyen onlarca kitap yazan bu liderler herhangi bir bilimsel komite tarafından onaylanmamış ya da gözlemlenmemiş eğitimler, seanslar, inzivalar yönetiyor. Bu kadar eğitime rağmen halen olumlu düşünemeyenler, “belirli bir mertebeye erişmemiş” ve “gerçeği göremeyen” ilan ediliyor.

“Olumlu düşünen herkes hayalini kurduğu şeye ulaşabilir,” ifadesinin, hayalini kurduğu şeye ulaşmak için yeterli koşullara sahip olmayanlarda nasıl bir hasar bıraktığı düşünülüyor mu mesela? Dünyadaki herkes, gerçek anlamda 7.8 milyar kişinin her biri hayalini kurduğu şeye ulaşabilir mi? Savaş meydanının ortasına doğan bir çocuğun yetişkinliğe ulaşabilme ihtimali bile oldukça düşükken, spiritüalist liderler böyle bir iddiayı nasıl bu kadar kolay ve fütursuzca ortaya atabiliyor? Savaş ve açlık yüzünden insanlık dışı şartlarda hayatta kalmaya çalışan, hatta “ölüm bile bu durumdan daha merhametli” diyen çocuklara, mutluluğun bir tercih olduğunu hatırlatsa (!) bu liderler keşke…

ENERJİM KİRLENİR

Bir de enerjiciler var. Herhangi bir nesne veya insanla olan etkileşimin, bünyede yarattığı görünmez etkiye tüm varlığıyla inananlar… Bu inanışlara örnek verecek olursak, bir yoga dersinde kullandığınız mata bir başka kişinin gelip basması, matın kendisini değil “enerjisini kirletiyor”. Ya da sosyal medyada takip ettiği birini takipten çıkarmak “ihanet enerjisi” yaratıyor, ya da haklı olduğunuz bir durumda hakkınızı savunmak için göstereceğiniz çaba “enerjinizi düşürüyor”.

Yüzlerce, hatta binlerce insan bu ve benzeri inanışlarla hayatını sürdürüyor. Mevcut bir haksızlık karşısında aktif bir tutum sergilemeyi enerjinin kirlenmesi, düşürülmesi ya da bozulması olarak ifade ediyorlar. Oysaki yukarıdaki örneklerden ilerleyecek olursak, bunlar sırasıyla fiziksel kirlilik, sınırların ifade edilmesi ya da hak aramaktır. Enerji deyince ele ne geçiyor? Anlam mı derinleşiyor, sıradan olaylar mistik bir hale geldiğinde daha mı cazip oluyor?

KURBANI SUÇLAMAK

2013 yılında İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikte, Mevlanacı bir ekibin bazı insanların reenkarnasyon ile bu dünyaya cezalandırılarak geri geldiğini iddia etmesi buna bir örnek olabilir. Reenkarnasyon inancının İslami mistisizm içerisinde nasıl yer bulabildiği konusuna girmeyelim şimdilik…

Bu ekibe göre, amansız bir hastalıkla bu dünyaya gelen bebekler kendi durumlarından sorumludur. Hatta ebeveynine çektirdiği acıdan da sorumlu olacaktır. Bu hayatta çile çekmektedir çünkü bir önceki hayatında büyük hatalar yapmıştır. Ekip, kendilerinden detaylı açıklama isteyenleri ise “yeterli manevi mertebeye ulaşmamış” olarak yaftalamış, “cevap verilse de zaten anlayamayacakları”nı ifade ederek konunun üstünü örtmüştür. Elbette bunu yaparken cevaplarına küçümseyici bir gülümseme eşlik eder; zira kendileri pişmiş, olmuştur ve bu sorular ancak hamlar tarafından sorulabilir. Pişmek için kat etmek gereken yol ise çok uzundur; belki birkaç eğitim, inziva, seans ve hizmet ile ancak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir