Bakıldığında direkt olarak göze çarpan pembe borular, bu yıl bizi kasıp kavuran Barbie filminin bir sahnesiymiş gibi hissettiriyor. Ancak bu aslında sadece Berlin’in altyapı sistemi ile alakalı bir durum.
Ülkemizde bir örneğine rastlamamızın çok zor olduğu, Berlin’in sokaklarına ise renk katan bu pembe borular kimine göre çok eğlenceliyken kimine göre de kötü bir görüntü oluşturuyor. Bakalım sebebini öğrendikten sonra siz nasıl bulacaksınız.
Karmaşık dursa bile bir sanat eseri gibi durduklarını kabul etmek gerek.
Eğer pembe değil de gri, beyaz ya da sıkıcı renkler tercih edilseydi bir ‘sanat eseri’ gibi hissettirmesi imkânsızdı. O yüzden pembenin eğlenceli ve dinamik bir hava kattığını kabul etmek gerek.
Berlin’in bataklık üzerine kurulu olduğu bir şehir olduğunu düşünürsek, boruların hikâyesi kafamıza oturabilir. Hatta bu şehir bataklık üzerinde yüzüyor desek yanlış olmaz.
Şehirde, her inşaat projesinde bol miktarda yer altı suyu çıkarılması gerekiyor. Su ise yerin sadece birkaç metre altında. Borular, meşhur duvarın yıkılmasından sonra drenajı sağlamak, sokaklarda taşkınlık olmaması ve su seviyesini kontrol altında tutmak için yerleştirildi.
Ağırlıklı olarak pembe kullanılsa da mavi ve mor renkler de tercih ediliyor. Peki neden bu renkler?
Pollems adlı bir şirket, Berlin’in yer altı su borularının yapımı için görevlendirildiğinde şehirdeki çocuklar arasında en sevilen renginin ne olduğunu araştırmış. Sonuç ise tahmin edeceğiniz üzere pembe çıkmış. Bu yüzden bugün Berlin’in her sokağında pembe renkli borular görüyoruz.
Kentsel peyzajda da şehrin iticiliğini minimuma indirmek için bu rengin seçildiği söyleniyor.
Çok sevilen bu fikir, bir gereklilikten çok zaman içinde şehrin simgesine dönüştü. Şu anda Varşova gibi Avrupa’nın diğer şehirleri de bu tasarımı kendilerine adapte etmiş durumda. Berlin’in pembe boruları, Almanya’ya özgü kalırken kısa hikâyesinin sırrını da böylece çözmüş olduk.
Almanya ile ilgili diğer içeriklerimiz: