Ayşenur Arslan Günün Köpüğü’nde yazdı: Ne olacak bu memleketin hali?

Yanımda tanıklar olduğu ve daha önce yazdığım için ismiyle cismiyle aktarmakta sorun görmüyorum.
Yıllar önce, sevgili Müjdat’ın sahneye koyduğu bir oyunun gala gecesindeydim. Hem Müjdat Gezen ismi… Hem de oyun için kaynak olan kitabı Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ yazdığı için salon VIP konuklarla doluydu. Aralarındaki en önemli isim de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ydu.
Birinci perde bitti. Konuklar fuayeye yöneldi. O sırada, nasıl şaşırdığımı anlatamam, Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu uzandı.. Elimi tuttu.. “Ne olacak bu memleketin hali Ayşenur Hanım” dedi.. Ağzımda bir şeyler geveledim. Sözleri soru değil bir yakınmaydı belli ki. Salonun uğultusunda ne dediğimi beklemeden gitti.

Daha sonra Kılıçdaroğlu çiftini yakından tanıyan, memleket meseleleri üzerine sohbet etmiş kimi isimlerin naklettiklerinden anladığım kadarıyla Selvi Hanım “aydınlanma kuşağının kadınlarından”.. Türkiye’yi eşinden daha iyi okuduğu söyleniyor.

Şu sıralar Kılıçdaroğlu’na ne tavsiye ediyor.. Bu yüzden çok merak ediyorum doğrusu.

Birileri “ŞAİBELİ KURULTAY” dediğinde Özgür Özel’e “konuş” çağrısı yapması.. Ama daha önemlisi “Neden susuyor.. Sükut ikrardan gelir” gibi ancak Saray kalemlerinin ağzına yakışacak bir ithamda bulunması.. Selvi Hanım’a “NE OLUYOR BU CHP’YE” dedirtmiş midir acaba?
Umarım geçmişte Kemal Derviş’lerle, Hüsamettin Özkan’larla üzerinde tepinilen, parçalanan CHP vakasını yeniden yaşamayız.

Bunun sonu nereye gider, hepimiz farkındayız.
Pardon birkaç kişi hariç. Kurultay hakkında suç duyurusunda bulunan Lütfü Savaş ve siyasette Baykal’ın kızı olmaktan öte bir katkısını göremediğimiz Aslı Baykal hariç.

Gerçi Aslı Baykal daha iki yıl önce “İyi ki Erdoğan var da demokrasimizi yaşatabileceğiz” demiş biri.
Aslında, bu mesajı cumhurbaşkanlığı adaylık tartışması sırasında Kılıçdaroğlu’nu “kendisinden başka aday çıkmasını önlemeye çalışıyor” diye itham etmek için vermişti.. Ama şimdi “Özgür Özel gitsin, demokrasimiz Erdoğan’la ilelebet şöyle böyle olsun” diye dillendiriyor.

Dahası babasının en yakın çalışma arkadaşlarını töhmet altında bırakan iddialarla konuyu kaset “kumpasına” bağlıyor.
Kumpas ifadesini tırnak içine aldım. Kumpas ne kadar kumpastı, tartışmak için.
Yatak odasına konulan kameralar.. O kameraların kaydını medyaya servis etmeler.. Hani kumpası tarif et deseler buradan başlarsınız.

Ama Deniz Baykal’dan çok eşi Olcay Hanım hatırına söylenmeyenleri de unutmazsınız.

O kaset vakasından CHP kamuoyunun en rahatsız olduğu şey neydi, biliyor musunuz?
Bu ilişkinin “yataktaki ikinci kişi” Baykal’ın özel kalem müdürü olduğu sırada başlayıp devam etmesi. Ve aday gösterilip CHP milletvekili seçilmesi. Yani Baykal’ın gücünü çıkarı için kullanarak kendi kumpasını hazırlaması!

Bu gerçek ortada duruyorken “Kılıçdaroğlu kumpasla geldi kumpasla gitti” demek.. Gerisini siz tamamlayın.

Hele kurultay için suç duyurusunda bulunan Lütfü Savaş..

Ankara’nın en deneyimli gazetecilerinden Nur Batur birkaç cümlede özetleyiverdi:

“Kim mi Lütfü Savaş? Aslında kökten AKP’li.. 2009-2014 yılları arasında AKP’nin Hatay belediye başkanı. Yani 5 yıl Erdoğan’ın yakın adamı! 2014’te Kılıçdaroğlu CHP’ye transfer etti. Sizce Kurultay mı şaibeli yoksa..”

Transferler Lütfü Savaş ile kalmadı, malum. Erdoğan bugün çağırsa koşa koşa gidecek Davutoğlu’ndan başlayın, yıllarca CHP’li rolü yapan Abdüllatif Şener’e.. Siyasi İslamcıların gözbebeği isimlere.. bu memleket kimleri gördü, kimlere tahammül etti.

CHP bu itiş kakış arasında yerel seçimlerden Erdoğan’ı endişeye sürükleyen bir sonuçla çıktı.
Sonrasındaki tutuklamalar, soruşturmalar, mesnetsiz suçlamalara rağmen çıtayı da düşürmedi.
Bakın, bugünün gündeminde ne kadar yer alır bilmiyorum ama, bir zamanlar AKP’ye hiç de uzak olmayan ORC Araştırmanın son anketine göre CHP % 29.5 ile birinci parti. Gerçi AKP % 29.1 ile hemen arkasında. Ancak elindeki muazzam güce, medya desteğine , yargıya bakınca izah edemedikleri bir yerdeler.
Bu nedenle hapis sopasını sallayıp duruyorlar.

Bugünün köpüğünü alırken Ekrem İmamoğlu’na beşinci davanın açılması..
Halk TV gazetecilerinin de “bilirkişi dosyasında” bırakın adaleti, kendi imzalarını taşıyan yasalarla açıklanamayacak hapis cezası istemi.. Sevgili kardeşlerim Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş, Sorumlu Müdür Serhan Asker, Programlar Koordinatörü Kürşad Oğuz, Barış Pehlivan ve Seda Selek’in yıllarını gasp etme girişimi..
Biliyoruz; Her şey Erdoğan’ın.. Pardon, Türkiye’nin bekası için!!
Aslı Baykal’ın demokrasi hedefleri için!!
Tam da böyle bir virajda Selvi Kılıçdaroğlu eşine dönüp “NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ” diye sorsa olmaz mı!

Related Posts

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Özgür Özel’e tazminat davası

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e 5 Temmuz’daki MYK toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği sözler nedeniyle 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Hz. İsa’yım diyerek binlerce kişiyi kandırdı! Tarikat liderine hapis cezası

Sibirya’da Hz. İsa olarak kendini tanıtarak 10 bin kişiye ulaşan “Sahte Mesih” lakaplı Sergei Torop hapis cezasına çarptırıldı.

13’ü kırmızı bültenle aranan 15 suçlu Türkiye’ye iade edildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kırmızı bültenle aranan 13, ulusal seviyede aranan 2 olmak üzere 15 suçlunun yurt dışından Türkiye’ye iadesinin sağlandığını açıkladı.

Texas’ta acı bilanço: 28’i çocuk 80 ölü

ABD’nin Texas eyaletinde geçtiğimiz cuma günü meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısı 80’e yükseldi. Yetkililer, yaşamını yitirenler arasında 28 çocuğun bulunduğunu açıkladı. Guadalupe Nehri’nin taşması sonucu oluşan sel felaketi …

DEM Parti’den, metan gazından şehit olan askerler için taziye mesajı: Hiç kimsenin bir daha böyle acılar yaşamamasının yolu toplumsal barış ve çözüm iradesiyle gerçek olabilir

DEM Parti’den, metan gazından şehit olan askerler için taziye mesajı: Hiç kimsenin bir daha böyle acılar yaşamamasının yolu toplumsal barış ve çözüm iradesiyle gerçek olabilir

Netanyahu ve Zamir karşı karşıya: Kabine toplantısındaki kavga basına sızdı

İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde yeni bir ateşkes ve rehine takası anlaşmasının gündemde olduğu bir dönemde, İsrail iç siyasetinde dikkat çeken bir kriz yaşandığı iddia edildi. İsrail basınına yansıyan haberlere göre, Başbakan Binyamin Netanyahu ile İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir arasında, Gazze politikaları nedeniyle sert bir tartışma yaşandı.