Derbi olduğuna emin miyiz?
Sezon içinde en zor maçlardan birinde rakibini hem eksik hem oyun gücü düşük yakalamak ancak birkaç yılda bir olur. Fenerbahçe’de uzun yıllardır İnönü’de yenemediği Beşiktaş’ı bir daha ne zaman böyle yakalar belli olmaz. Dünkü oyunu siyah-beyazlılar adına eleştirmek hiç adil olmaz. Çünkü kötü transferlerle birbirini tamamlamayan mevkiler, kötü yönetim, sakatlıklar derken son yılların en kötü sezon başlangıcını yapan Beşiktaş’ta taraftar hariç, rekabet gücü olan, iddialı duran kimse yok. Yeni yönetimi çok zorlu bir süreç bekliyor.
Yönetmekten bahsetmişken, takımın belki de skora en yakın oyuncusu kulübede başladı maça. Aboubakar’ın bir önceki döneminde neler yaptığını Sergen Hoca söylemiş olmasına rağmen tekrar transfer edilmiş olması, ilk günden beri sorduğum soruyu yine çıkarıp ısıtmama sebep oldu. Oyuncuyu yeniden transfer edenler mi daha Beşiktaşlı, yoksa Sergen Yalçın mı? Neden itibar etmediniz zamanında Sergen Hoca’nın Aboubakar ile ilgili söylediklerine?
Biz derbinin kazananı Fenerbahçe’ye bakalım. Maçın ardından takımda bir kişi hariç herkesin yüzü gülüyordur. Kim derseniz? Malum stoper, Samet. Son iki sezondur yaptığı hata sayısı iyi oynadığı maçlardan fazla. Takımın deplasmanda daha diri ve organize başlayıp öne geçtiği oyunda yaptığı hatayla sadece bir gol ikram etmedi, aynı zamanda rakibi oyuna ortak olduğuna ikna edip arkadaşlarının enerjisini de aşağı çekti.
Fenerbahçe bu sezon ilk 15 dakikalarda attığı gollerle ligin maçlara en iyi başlayan takımı. Fred’in dönüşüyle topa sahip olması ve pres gücü kuvvetlenen takımda Djiku’nun da dönmesiyle oyun gücü katmerlendi. Özellikle Ferdi ve Tadic’in sol tarafı daha etkili kullanmasında Djiku-Ferdi bağlantısının rolü çok büyük. Maç boyu solda Ferdi-Tadic, sağda İrfan oyunu ince ince işledi.
Dzeko iki haftadır etkili oyunuyla ceketindeki eleştiri tozlarını silkelemeye devam ediyor. Sonuç olarak da 32’si sadece ikinci yarıda olmak üzere toplam 42 kez rakip ceza sahasında topla buluşarak sezonun en yüksek rakamlarından birine ulaştılar. Fenerbahçe dün rakibini belki tabelada değil ama oyunda tarihi bir farkla yendi.
Avrupa’da 6 gollü mağlubiyetin faturası o maç mevkisinde oynamayan İsmail’e mi kesildi de, İsmail’in ayağı o günden beri ilk 11’den kesildi bilmiyoruz. Ama Crespo’nun etkisiz oyununa rağmen Fenerbahçe merkezi kaptırmadıysa biraz da sebebi rakibin kadro kalitesi. Sarı-lacivertliler bu sezon şampiyonluk yarışını son haftalara kadar götürebilir. Avrupa’da final oynayabilir. Bu kadro bunu söylüyor. Ama tüm bunların olması için İsmail Hoca’nın maç içinde ne zaman planı değiştirmesi gerektiğini, oyunun ne zaman değişiklik diye bağırdığını, oyuncuların sakat sakat oynamamasını, yani takımı maçlara hazırlarken yaptığı liderliğin çok daha fazlasını 90 dakika içinde yapması gerekiyor. Yaparsa kazanacağı başarılarla Fenerbahçe teknik direktörlüğü koltuğunda uzun yıllar kalabilir. Peki yapar mı? Cevabı kendisinde.