Emtia fiyatları yükseliş hareketi gösterdi

Emtia piyasası genelinde ABD Merkez Bankasının (Fed) eylülde faiz indirimine gidebileceğine yönelik beklentilerden kaynaklanan olumlu fiyatlamaların yanında jeopolitik riskler, ABD’nin yaptırım kararları ve kurak hava koşullarının etkisiyle zirveler öne çıkarken, tarım grubunda yön arayışı görüldü.

Emtia piyasasında, ocak-haziran döneminde yükseliş eğilimi hakim oldu.

Fed’in eylülde faiz indirimine gidebileceğine yönelik beklentilerden kaynaklanan olumlu fiyatlamalar ve arz endişeleriyle yılın ilk yarısında emtia piyasasında genel yukarı yönlü bir seyir görüldü.

ABD’nin yaptırım kararları ve Çin’in ekonomisini güçlendirmek için attığı adımlar, ABD’nin Çin’e yönelik yaptırım kararlarına Çin’den de misilleme gelebileceğine ilişkin öngörüler ile küresel çapta hava durumu olaylarının sebep olduğu üretime yönelik endişeler emtia piyasasındaki yükselişi etkileyen önemli faktörler arasında yer aldı.

Böylece, yılın ilk yarısı emtia piyasası için değerli metaller, baz metaller ve enerji grubunda sert yükselişlerin ve rallilerin yaşandığı bir dönem olarak kayıtlara geçti.

Bu dönemde, jeopolitik riskler, arz endişeleri ve kurak hava koşulları da bu piyasadaki sert yükselişleri tetikledi.

Böylece emtia piyasasında ocak-haziran döneminde zirveler öne çıktı.

 

DEĞERLİ METALLERDE ALTIN VE GÜMÜŞ ÖNE ÇIKTI

Yılın ilk yarısında, ons bazında altın yüzde 12,8, gümüş yüzde 22,5, platin yüzde 0,6 değer kazanırken, paladyum yüzde 11,2 değer kaybetti.

Bu dönemde, altının ons fiyatı 2 bin 450,10 dolarla tarihi zirveyi görürken, gümüşün ons fiyatı ise 32,51 dolarla Aralık 2012’den bu yana en yüksek seviyeyi test etti.

Altın fiyatları, Orta Doğu’daki gerginlikten dolayı yatırımcıların “güvenli limana” yönelmesi nedeniyle yükseldi. Merkez bankalarının devam eden altın alımları da altının ons fiyatını destekleyen önemli bir faktör olarak öne çıktı.

Analistler, jeopolitik ve ekonomik belirsizliğe karşı korunmak için Çin başta olmak üzere Asya’da altına talebin arttığını dile getirdi. Bölgede, gayrimenkul ve senedi gibi diğer yatırım seçeneklerine güvenin azalması da altının tercih edilmesine neden oldu.

Çinli hane halklarının artan fiziki talebi de altın fiyatlarını destekledi.

Küresel çapta madenlerde gümüş üretiminin yavaşlaması ve endüstriyel alanda talebin artmasıyla bu ürünün fiyatı yükseldi.

Madenlerdeki üretim hızının düşmesi ve güçlü endüstriyel talep, arzın talebin gerisinde kaldığını gösterirken, bu da gümüş piyasasında açığa neden olacağı endişelerini tetikledi.

Gümüş endüstriyel alanda genellikle otomobil, güneş paneli, mücevher ve elektronik imalatında kullanılıyor. Analistler, Çin’in, büyük miktarlarda üretmeye devam ettiği güneş panellerinde önemli bir malzeme olan gümüşün ithalatını artırabileceğine işaret etti.

ABD’de enflasyonun beklentilerin altında gerçekleşmesi de altın ve gümüş fiyatlarının yükselmesine neden olan önemli bir unsur olarak öne çıktı.

Platinde ise bu yıl küresel çapta açık olacağına yönelik öngörüler, fiyatların yükselmesine neden oldu.

Londra merkezli çok uluslu özel kimyasallar ve sürdürülebilir teknolojiler şirketi Johnson Matthey, Rusya’dan yapılan platin sevkiyatlarının geçen yılın en yüksek seviyelerinden normale dönmesi ve ürüne olan endüstriyel talebin gücünü koruması nedeniyle platin piyasasının 2024’te son 10 yılın en büyük arz açığıyla karşı karşıya olduğunu belirtmişti.

Öte yandan paladyum fiyatları ise elektrikli araçların yaygınlaşmasının normal otomobillere talebi azaltabileceğine dair endişelerle düştü. Arzın istikrarlı olacağı, buna karşın talepteki azalışın devam edeceği öngörüler de paladyum fiyatlarını aşağı yönlü etkileyen unsurlar arasında yer aldı.

Endüstriyel alanda paladyuma yatırım talebinin azalacağına yönelik tahminlerle de paladyum fiyatları geriledi.

 

BAZ METALLER SERT YÜKSELDİ

ABD ile İngiltere’nin, Rusya tarafından üretilen alüminyum, bakır ve nikelin ABD’ye ithalatı ile metal borsalarında işlem görmesini yasaklaması baz metal fiyatlarında sert yükselişlere neden oldu.

Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden, Çin çeliği ve alüminyumuna yönelik gümrük vergilerinin üç katına çıkarılması çağrısında bulunmuştu.

Çin hükümetinin ülke ekonomisi için attığı destekleyici adımlar da özelikle baz metallerde talebin daha fazla artabileceği öngörülerini öne çıkardı.

Halihazırda sıkıntılı durumda olan gayrimenkul sektörü için Çin hükümetinin yerel yönetimlerin makul fiyatlardan konut satın almasına izin vereceği bildirildi. Öte yandan, Çin hükümeti vatandaşlara uygulanan mortgage faizlerinde taban uygulamasını kaldırdığını duyurmuştu.

Bu gelişmelerle, yılın ilk yarısında tezgah üstü piyasada libre bazında fiyatlar bakırda yüzde 13,6, alüminyumda yüzde 5,9, nikelde yüzde 5,6, kurşunda yüzde 9,3, çinkoda yüzde 10,5 arttı.

Bakırın libresi, 5,25 dolarla tarihi zirveyi gördü.

Analistler, fiziki piyasada bakır açığının söz konusu olduğunu belirterek, Çin’in 2023 yılında kayda değer derecede bakır tükettiğini, bunun da talebin güçlü olduğunu gösterdiğini aktardı.

Çin, zayıflayan inşaat piyasasına rağmen ülkenin askeri ve ulusal güvenlik alanları için de bakır talebinde bulunuyor. Bu ülkenin yanı sıra Avrupa ve Hindistan da yeşil ekonomi ile çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim gibi alanlarda etkili olmak için bakıra yöneldi.

Çin’de ayrıca bakır izabe tesislerinin üretimi azaltacağına dair haberler de bakırda arz endişelerini meydana getirdi. Ülkenin toplam işlenmemiş bakır ithalatının yükselmesi bakıra talebin arttığını gösterdi.

Ayrıca küresel çapta madenlerin üretimlerinde kesintiye gitmesi, bakırda arz endişelerine yol açtı. Yatırımcıların, maden şirketlerinin bakıra olan talep artışını karşılamakta zorlanacağına dair öngörüler de bu emtianın fiyatını destekledi.

Öte yanda dünya genelinde ekonomik aktivitenin güçlü kalmaya devam edeceğine yönelik beklentiler bakır fiyatlarını destekledi. Yeşil enerjiye geçişin artması da bakır fiyatlarının artmasına neden oldu.

Analistler, küresel imalat sektöründe büyümeye yönelik işaretler ve bakır piyasasında sıkılaşan koşullarla bakır fiyatlarındaki yükselişlerin devam edebileceğini söyledi.

Güç kablolarında, rüzgar türbinlerinde, elektrikli araçlarda ve güneş panellerinde kullanılan bakır, enerji dönüşümünde önemli bir malzeme konumunda bulunuyor.

Emtia ticareti yapan Singapur merkezli Trafigura şirketi, elektrikli araç, enerji altyapısı, yapay zeka ve otomasyon sektörlerindeki gelişen faaliyetlerin bundan sonraki 10 yılda en az 10 milyon metrik ton ek bakır tüketimine yol açabileceği öngörüsünde bulunmuştu.

Bakır fiyatları ayrıca Fed’in faizlerde indirime gideceğine ilişkin iyimserlik ve ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’ın bakıra ilişkin artan arz stresi konusunda uyarıda bulunmasıyla da yükseldi.

Uzak Doğu’da, faiz indirimlerinin başlayabileceğine yönelik beklentilerle bölgeye verilen siparişlerdeki artışlar da bakır talebinde canlanmaya yol açtı.

Uluslararası ticarette ABD’nin Çin’e engeller koyması, yeni vergiler getirmesi, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar özellikle bakır fiyatlarının yönünü etkiledi.

Çin’deki devalüasyon endişeleri de bakır fiyatlarının artmasına neden olan önemli bir faktör olarak öne çıktı.

Arz endişeleri nikel fiyatlarında da yükselişe yol açtı.

Avustralya merkezli finansal hizmetler ve altyapı varlık yönetimi şirketi Macquarie Group, Endonezya’daki madencilik faaliyetlerine verilen onay kısıtlanırsa küresel nikel piyasasında bu yıl sürpriz bir açık oluşabileceği tahmininde bulunmuştu.

Nikel fiyatları ayrıca dünyanın en büyük maden yataklarından bazılarını barındıran Fransa’nın, topraklarından 17 bin kilometre uzaklıktaki kolonisi Yeni Kaledonya’daki şiddet olaylarının üretimi kesintiye uğratmasıyla da sert yükseldi.

Londra merkezli madencilik şirketi Rio Tinto Group’un gaz sıkıntısı nedeniyle faaliyetlerinde aksama yaşanmasıyla, şirket Avustralya’nın Queensland kentindeki rafinerilerinden yapmayı planladığı alüminyum kargoları üzerinde mücbir sebep ilan etmişti. Bu durum ise alüminyumda arz endişelerini meydana getirdi.

Kurşun ve çinko fiyatları da küresel çapta bazı madenlerin faaliyetlerine son vermesi veya üretim miktarını düşürmesi nedeniyle yükseldi. Çin’de izabe tesislerinin bakım, ham madde yetersizliği ve düşük marjlar nedeniyle üretimi azaltması da kurşun ve çinko fiyatlarını yukarı yönlü etkiledi.

 

BRENT PETROLDE YÜKSELİŞ YÜZDE 10’U AŞTI

Enerji grubuna bakıldığında Brent petrolün varil fiyatı yüzde 10,4, New York Ticaret Borsası’nda işlem gören doğal gazın İngiliz Termal Birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 3,5 artış kaydetti.

ABD’de stokların düştüğünü gösteren veriler ve Orta Doğu’da devam eden gerginliğin etkisiyle Brent petrol fiyatları arttı. Küresel petrol rezervlerinin çoğunu barındıran Orta Doğu’da artan tansiyon, bölgede küresel tedarik zinciri krizinin oluşacağına ve enerji sevkiyatlarının olumsuz etkileneceğine dair endişeleri körükledi. Bu durum da fiyatların yukarı yönlü hareketini destekliyor.

Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nin (AB) Kızıldeniz’deki “Aspides” misyonuna katılmaya karar verdiğini açıklaması da Orta Doğu’da devam eden jeopolitik gerilimin diğer bölgelere de sıçrayacağı endişelerini artırarak Brent petrol fiyatlarında artışa neden oldu.

Öte yandan, Ukrayna’nın Rusya’nın güneyindeki en büyük petrol rafinerisine yönelik saldırısının Asya ve Avrupa’nın bazı bölgelerine yakıt tedarikini potansiyel olarak kesintiye uğratabileceği endişelerinin de fiyatlar üzerinde etkisi görüldü.

Yaz mevsiminde seyahatlerle paralel yakıt talebinin artmasının petrol piyasasında açığa sebep olacağına ilişkin öngörüler fiyatlardaki artışta başka bir unsur olarak öne çıktı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasına katılanlara petrol ve petrol ürünü satışına yönelik yasağın süresini uzatması da petrol piyasasında endişeleri tetikledi.

Doğal gaz arama maliyetlerindeki artış ise doğal gaz fiyatlarını yükseltti.

Ortaya çıkan arz yönlü sorunların gelecek kışa yönelik stokları azaltma riski oluşturması doğal gaz fiyatlarındaki artışı destekledi.

Azalan üretim ve sıvılaştırılmış doğal gaza (LNG) yönelik artan talep, ABD’de doğal gaz fiyatlarında yaşanan artışın önemli nedenleri arasında yer aldı. Teksas’taki Freeport LNG tesisinin üretime dönmesiyle LNG tesislerinde doğal gaz kullanımı arttı.

Asya tarafından gelen güçlü talep de doğal gaz fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Asya’da elektrik talebinin artması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına erişimin azalması doğal gaz fiyatları için destekleyici bir unsur olarak öne çıktı.

Doğal gaz fiyatları ayrıca ABD’de günlük üretimdeki düşüşler, evlerin ve iş yerlerinin beklenen sıcak hava dalgasından kaçmak için doğal gazla çalışan klimalara yönelmesiyle sert yükseldi.

Analistler, elektrik üreticilerinin artan elektrik kullanımını karşılamak için çok daha fazla doğal gaz kullanacağına dair beklentilerin de fiyat artışlarında etkili olduğunu söyledi.

 

TARIM GRUBUNA KAKAO DAMGASINI VURDU

Tarım grubunda ise yılın ilk yarısında sert dalgalanmaların görüldüğü bir yön arayışı hakim oldu.

Kuzey Amerika ve Avustralya’da mevsimsel koşulların iyileşmesiyle güçlü dolar tarım grubu ürünlerini etkiledi.

Chicago Ticaret Borsası’nda kile başına fiyatlar, buğdayda yüzde 8,7, mısırda yüzde 10,7, soya fasulyesinde yüzde 14,9, pirinçte yüzde 4 azaldı.

Buğdayın kile başına fiyatı, 5,57 dolarla nisan ayından bu yana en düşük seviyeyi gördü.

ABD’de devam eden buğday hasadının üretime yönelik endişeleri azaltmasıyla buğday fiyatları sert düştü.

Analistler, Çin’de yavaşlayan ekonominin tahıl tüketimini engellediğini belirterek, hasadın yapıldığı ülkede tahıl açığının azalmasının buğday fiyatlarının düşmesine neden olduğunu dile getirdi.

Rus buğdayının fiyatının ucuz olması ve Çin’in ABD’den bazı buğday alımlarını iptal edebileceğine yönelik haberler de buğday fiyatlarını olumsuz etkiledi. ABD’de mısır teslimatlarının artması da bu ürünün fiyatlarının gerilemesine yol açtı.

Rusya ve Ukrayna’nın kurak bölgelerinde yağışların başlaması da buğday ve mısır fiyatlarını aşağı yönlü etkileyen başka bir faktör olarak öne çıktı.

ABD’de, soya fasulyesi ekim alanlarının artması fiyatların düşmesine neden oldu. Çin ekonomisine ilişkin problemlerinden dolayı ülkede talebin azalacağı endişeleri de soya fasulyesi fiyatlarının gerilemesinde etkili oldu.

Intercontinental Exchange’de libre bazında fiyatlar, kahvede yüzde 20,4 yükselirken, pamukta yüzde 10,3, şekerde yüzde 1,8 geriledi.

11 bin 722 dolarla tarihi zirveyi gören kakaonun ton başına fiyatı ise yılın ilk yarısında yüzde 84,2 artış kaydetti.

Brezilya’da kurak havanın devam edeceğine yönelik öngörüler ve bunun da kahve rekoltesine zarar vereceğine ilişkin endişelerle kahve fiyatları yükseldi.

Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının Asya’dan Avrupa’ya kahve sevkiyatını yavaşlatması da kahve fiyatlarının artmasına neden oldu.

Kahve çekirdeği üreticilerine ev sahipliği yapan Güneydoğu Asya’daki aşırı sıcak ve kuraklıkların Vietnam başta olmak üzere daha düşük hasatlara yol açması da kahve fiyatlarını yukarı yönlü etkiledi.

Hindistan ve Avustralya’da pamuk rekoltelerinin artmasıyla da pamuk fiyatları düştü.

Hindistan’da şeker fabrikalarının etanol üretmek için daha fazla şeker kullanmasına izin verebileceğine yönelik haberlerle de şeker fiyatları geriledi.

Fildişi Sahili ve Gana’daki büyük kakao fabrikalarının tohum maliyetlerini karşılayamadığı için üretimi kısma veya durdurma kararı almasıyla kakao fiyatları rekor kırdı.

Kakao arzında sorunların ana nedeni uzun süreli kuraklık ve şiddetli yağmur gibi kötü hava koşulları gösterilirken, bitki hastalıkları da mahsulü etkiledi. Özellikle de kakao ağaçlarının ölmesine neden olan CSSVD virüsü kakao üretimini olumsuz etkileyen önde gelen faktörler arasında yer aldı.

Batı Afrika’da başlayan Harmattan rüzgarlarının kakao hasadı için tehdit oluşturması ve teslimat için limanlara az miktarda ürün gelmesi, sonrasında Fildişi Sahili’nde kakao teslimatlarının azalması bu ürünün fiyatlarında yükselişe sebep oldu.

Gana’nın 2023-2024 dönemine ilişkin kakao üretim tahminlerini aşağı çekmesi de fiyatlardaki artışta etkili bir faktör olarak öne çıktı.

Batı Afrika’daki olumsuz hava koşulları ve Avrupalı ithalatçıların orman tahribatına neden olan ürünlerin ithalatına sınırlama getirmesi de kakao fiyatları üzerinde etkili oluyor.

Fildişi Sahili’nde kakao satışlarındaki kısıtlamalar da arzın daha fazla sıkılaşacağı endişelerini artırdı. Fildişi Sahili kakao düzenleyicisi Le Conseil du Cafe-Cacao, ülkede işleme tesisi olmayan şirketlere ve ihracatçılara, kakao çekirdeklerini satın alamayacaklarını bildirmişti.

Gana’nın mahsulün kötü olması nedeniyle 350 bin tona kadar kakao çekirdeği teslimatını gelecek sezona ertelemeyi planladığına dair haber akışı, fiyat yükselişini tetikleyen başka bir neden oldu.

Ülkenin kakao üretimi, küresel iklim değişikliği kaynaklı olumsuz hava koşulları, bitki hastalıkları ve kakao çiftliklerinin yerini yasa dışı altın madenciliğinin alması nedeniyle azalıyor.

Ganalı çiftçilerin kakao çekirdeklerini komşu ülkelere kaçırdıkları ve buralarda daha yüksek kazançla sattıkları yönündeki iddialar da fiyatlardaki sert yükselişi destekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

xxx