Hemşirelik geçmişte “kadın mesleği” olarak anılırken, Türkiye’de ilk kez 1999 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesine bir erkek öğrenci alındı.
Yapılan düzenlemeyle diğer hemşirelik fakülteleri de erkek öğrencileri kabul etmeye başladı.
Önce özel hastanelerde çalışan erkek hemşireler, Sağlık Bakanlığının 2007’de yaptığı değişiklikle kamu hastanelerinde de görev aldı.
İlk yıllarda garipsenen erkek hemşireler, cinsiyetçi yaklaşımların azalmasının verdiği motivasyonla kadın meslektaşlarıyla omuz omuza hastaların tedavisi için çaba gösteriyor.
İzmir Şehir Hastanesi’nde de görev yapan hemşirelerin yaklaşık yüzde 30’u erkeklerden oluşuyor.
Hastanenin Yoğun Bakım Servisi Sorumlu Hemşiresi Buğra Kaan Uranoğlu, çocukken sağlık meslek lisesinde eğitim gören üniformalı öğrencileri görünce hemşire olmaya karar verdiğini söyledi.
Üniversite sınavlarında ilk tercih olarak yazdığı Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde eğitim aldığını belirten Uranoğlu, şunları kaydetti:
“Bazen hastaların tercihi bazen de güç gerektiren işler olduğu için erkeklerin de sahada olması gerekiyor. Yakın çevrem ilk başta garipsedi. ‘Erkek hemşire olur mu?’ dediler. Ben de ‘olur’ dedim. 4 yıl lisans, üzerine de 2 yıl yüksek lisans yaptım. Ailemin ve çevremde bulunan insanların önyargılarını yıktım. Gururla mesleğimi yapıyorum.”
“Artık toplumdaki algı değişti”
Hemşire Yaşar Bağ da 12 yıldır kamu hastanelerinde görev yaptığını anlattı.
İlk yıllarında mesleğe yönelik cinsiyetçi bakış nedeniyle çok zorlandığını vurgulayan Bağ, şöyle konuştu:
“Bu mesleği sadece kadınların yapabileceği düşünülüyordu. Bizim yıkmamız gereken şey mesleğimizin cinsiyetiydi. Ekip arkadaşlarımızın da cinsiyetçi tepkileriyle karşılaştık. Bu işin erkek işi olmayacağını düşünüyorlardı. Hasta tarafı vardı. Bizim onlara, onların da bize adapte olması biraz uzun sürdü. Çünkü hemşirelik eski bir meslek ama erkekler için ise yeniydi. Mesleğimin 5’inci yılında artık çevremin, akrabalarımın ve eşimin beni hemşire olarak kabullendiklerini gördüm. Daha önce, ‘sağlık memuru musun, hemşire misin, sana hemşire mi diyeceğiz, nasıl sesleneceğiz?’ gibi tepkiler geliyordu. Artık toplumdaki algı değişti.”
Samet Öztürk ise 7 yıldır hemşirelik yaptığını, eğitimini aldığı dönemde de kafasında mesleğiyle ilgili hep bir kadın figürünün olduğunu dile getirdi.
Hastanelerde çalışmaya başlayınca erkek hemşirenin ne kadar önemli olduğunu fark ettiğine değinen Öztürk, “Hastalarımızda ilk zamanlarda önyargı vardı. Bu konudaki zorlukların aşılmasına yardımcı olduk” dedi.
Hemşirelerden Ezgi Öksüz ise erkek hemşirelerin özellikle yoğun bakımda kadınların yükünü aldığını, kadın hemşireler olarak erkek meslektaşlarıyla görev yapmaktan keyif aldıklarını kaydetti.