Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, ABD’nin uçak satarken ‘şart’ koyduğu iddialarını değerlendirdi…
Türkiye’nin F-35 programına dahil olmasının temel nedenleri arasında mevcut F-16 uçaklarının modernizasyonuna ihtiyaç duyması, yeni nesil bir savaş uçağına sahip olmak istemesi, F-35 programına katılarak savunma sanayi alanında teknoloji transferi imkanı elde etmekti.
DENGELER DEĞİŞİYOR
Türkiye-ABD ilişkileri özellikle 2013’ten sonra negatif bir eğimde seyretmeye başladı. Bu hava 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’nün hain darbe girişiminden nedeniyle iyice arttı. Türkiye-Rusya ilişkileri de yakınlaşmaya başladı. Böylesi bir ortamda Türkiye’nin 21 Eylül 2017’de Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almak için 2.5 milyar dolarlık anlaşma imzalaması ABD için işin tuzu biberi oldu.
ABD, bu hamlenin NATO ittifakına zarar vereceği, NATO güvenliğini riske sokacağı, teknolojik veri toplama nedeniyle F-35’lerin güvenliğini tehlikeye atacağı gerekçesiyle Türkiye’ye S-400 alımından vazgeçmesi için baskı yaptı.
ABD yönetimi, daha fazla Türkiye aleyhtarı politikalar izlemeye ve Türkiye’ye baskılar yapmaya başladı. Tüm bu baskılara rağmen Türkiye, 12 Temmuz 2019’da ilk parti S-400’leri Rusya’dan teslim alınca ABD de Türkiye’yi F-35 programından resmen çıkarma sürecini başlattı.17 Temmuz 2019 tarihinde ise Türkiye’nin F-35 Müşterek Saldırı Uçağı programından çıkarıldığı duyuruldu.
GERGİNLİK ARTARAK SÜRDÜ
2020 yılının Kasım ayında yapılan ABD Başkanlık seçiminde Trump seçimi kaybetti ve yerine 46 yıllık senatörlük hayatı boyunca Yunan ve Rum taraftarı olmakla ünlü Joe Biden Başkan seçildi.
Aralık 2020’de ABD, Rusya’dan S-400 sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye’ye “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası- CAATSA” kapsamında bazı yaptırımlar uygulama kararı aldı. Sonrasında bu yaptırımlar daha da genişletildi. İşin ilginç tarafı, CAATSA, 2017’de ABD Kongresi tarafından onaylanmış ve bu yasa çerçevesinde Rusya, İran, Çin ve Kuzey Kore’ye yaptırımlar uygulanmıştı. Yani NATO üyesi Türkiye; ABD tarafından hasım olarak nitelendirildi, Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore ile aynı kefeye koydu.
ABD sadece Türkiye’yi F-35 programından çıkarmakla kalmadı, parasının önemli kısmı ödenmiş, hatta pilotları eğitim almış, Türkiye’ye ait olan dört adet F-35’i başka ülkelere sattı. Halbuki Türkiye’nin F-35 programı için yaklaşık 1.4 milyar ABD doları tutarında ödeme gerçekleştirdiği, doğrudan ve dolaylı olarak toplamda ise 4.5 milyar dolardan fazla bir zarara uğradığı söylenenler arasında. İşte F-35 maceramızın öyküsü özetle budur.
Tümamiral Cihat Yaycı
F-16 İLE F-35 ARASINDA NE FARK VAR?
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, gelişmeleri yakından izleyen bir isim. Daha önce Deniz Kuvvetlere Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinde bulunmuştu. Cihat Yaycı, SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:
*F-16 ve F-35, her ikisi de ABD tarafından geliştirilmiş ve dünya çapında birçok hava kuvveti tarafından kullanılan ikonik ancak farklı nesil avcı savaş uçaklarıdır. F-16’ların tasarımları 1970’lerde, F-35’lerin ise 2000’lerde başladı. Çok rollü bir savaş uçağı olarak tasarlanan F-35’lerin hava-hava ve hava-yer görevlerini F-16’dan daha yüksek bir kabiliyetle yerine getirebileceği belirtiliyor.
*Ayrıca F-35’in elektronik harp ve keşif kabiliyetleri de F-16’dan daha gelişmiş, menzilli ve sürati de daha fazla. F-35, düşük radar kesit alanına (RCS) sahip olacak şekilde tasarlanmış, yani yeri düşman radarları tarafından tespit edilmesi daha zor. F-35, F-16’dan yaklaşık 4 kat daha pahalı bir uçak. F-35A’nın birim fiyatı yaklaşık 89 milyon dolar iken, F-16’nın birim fiyatı 50-60 milyon dolar civarında.
*Özetle, F-35, beşinci nesil bir savaş uçağı olarak daha gelişmiş teknolojilere, çok yönlü görev yeteneklerine sahip. F-16 ise dördüncü nesil bir savaş uçağı olarak maliyet-etkinlik, üstün manevra kabiliyeti ve kanıtlanmış savaş geçmişi ile ön plana çıkıyor.
*Her iki uçak da kendi nesillerinin ve tasarım felsefelerinin öne çıkan örnekleri olarak kabul ediliyor, belirli roller ve senaryolar için uygunlukları farklılık gösteriyor.
TÜRKİYE’NİN F-16 TALEBİ NASIL BAŞLADI?
*Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından 2021 yılında Türkiye, NATO’nun güneydoğu kanadını da koruyan hava kuvvetlerinin zafiyete uğramaması için ABD’den yeni nesil F-16 savaş uçakları istedi. Bu başvuru kapsamında Türkiye, ABD’den 40 adet Blok 70 F-16 almak istediğini, mevcut filolarında yer alan savaş uçaklarını modernize etmek için de 80 adet kit almak istediğini ABD’ye bildirdi.
TÜRKİYE’YE ABD’NİN KOŞULU OLDU MU?
*Yunan ve Rum lobileri Türkiye’nin bu talebinin ardından hızla karşı propaganda ve engelleme çabalarına girişti. 11 Temmuz 2022 tarihinde Yunan ve Ermeni lobisi destekçisi Kongre üyeleri tarafından sunulan Türkiye’ye yönelik F-16 transferini bloke edilmesini öngören kanun tasarısı Temsilciler Meclisi’nden geçti.
*Yunan asıllı Temsilciler Meclisi Üyesi Chris Pappas’ın sunduğu bu yasa tasarısına göre; ABD Başkanı, söz konusu F-16 ve modernizasyon kitlerinin satışını Türkiye, Yunanistan’ın hava sahasını ihlal etmeme ve ABD’nin ulusal çıkarlarına uygun olduğuna dair bir garanti sunmadıkça gerçekleştiremez.
*Soruyorum size, o zaman bu F-16’ları almamızın ne anlamı olur? Bu süreç içerisinde uluslararası basında da yoğun şekilde Türkiye’ye F-16’ların verilmemesi, verilirse de ‘Yunanistan sözde güvenlik endişeleri karşılanacak’ şekilde verilmesi için kampanya yürütüldü.
TÜRKİYE’YE KİMLER NASIL TAVIR ALDI?
*Öyle ki bu kampanyalara Türkiye düşmanı tüm çevreler dahil oldu. Hatta ‘Kürdistan’ın Amerikalı Dostları’ isimli bölücü örgüt destekçisi ABD lobisi de kara propaganda faaliyeti yürüttü.
*ABD’deki Ermeni Ulusal Komitesi ‘ANCA’ ise ABD’deki 7 büyük lobiyi ‘Türkiye’ye F-16 satışına karşı’ örgütledi, bu faaliyete hem maddi hem de propaganda olarak büyük destekte bulundu. Yaptığı yolsuzluklar ve karanlık ilişkilerle gündeme gelen ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Üyesi (Rum ve Yunan taraftarı olmakla tanınan) Bob Menendez de Türkiye karşıtı kampanyaların baş aktörü olarak yer aldı, Türkiye’nin F-16 satın almasına karşı çıktı.
*Yunan, Rum, Ermeni ve bölücü lobiler yetmezmiş gibi, Hindu Amerikan Vakfı da ‘Türkiye’nin Pakistan ile iyi ilişkilerini’ gerekçe göstererek ‘Türkiye ve Pakistan’ı büyük endişe’ olarak niteledi, Türkiye’nin F-16’lara sahip olmasına karşı çıktı.
*Yürütülen Türkiye karşıtı bu kampanyaya ABD medyası da destek verdi. F-35 kampanyasından çıkarılan Türkiye’ye F-16’ların da verilmemesi gerektiğini vurgulayan haber ve yorumlar yer aldı. ABD’deki Yunan, Rum, Ermeni, Bölücü, Hint, Fransız ve İsrail Lobileri eliyle bu kampanya yoğunlaştırıldı ve diğer ülkelere de sıçratıldı.
Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın 2022’de başlayan NATO üyeliği sürecinde bu devletlerin teröre verdiği desteği gerekçe gösteren Türkiye, bu devletlerin NATO üyesi olabilmeleri için PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütlerine verdikleri desteğe son vermelerini ve bir takım teröristlerin iadesini talep etti. Türkiye’nin bu tavrı, Türkiye aleyhtarı olan bu kesimi hiddetlendirdi, F-16 transferi konusundaki kampanyalarını daha da şiddetlendirdi.
TÜRKİYE’YE F-16 VERİLMESİ NASIL ONAYLANDI?
*Türkiye’ye F-16 verilmesi onayının Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine olur vermesi ile yakından ilintilidir. TBMM, 31 Mart 2023 tarihinde Finlandiya’nın NATO’ya katılımı ile ilgili yasa tasarısını 276 oyla kabul etti. 23 Ocak 2024’de de TBMM’de yapılan oylamada 287 oyla İsveç’in NATO üyeliği kabul edildi.
Hemen ertesinde de ABD Dışişleri Bakanlığı, 27 Ocak 2024 tarihinde Türkiye’ye 40 adet F-16 savaş uçağı ve modernizasyon kiti, Yunanistan’a ise 40 adet F-35 savaş uçağı ve ekipmanlarının satışını onaylayan resmi tebligatları Kongreye gönderdi. Türkiye’nin 23 milyar dolarlık F-16 savaş uçağı verilmesini içeren bu onay belgesinde,
-40 adet yeni F-16 Blok 70 savaş uçağı.
-Mevcut uçaklar için 79 adet F-16 Blok 70 modernizasyon kiti.
-48 adet F110-GE-129D motoru.
-149 adet AN/APG-83 AESA radarı yer aldı.
*Biz milletçe F-16 alacağız diye sevinirken, aynı anda Yunanistan’a ise 40 adet F-35 savaş uçağı ve ekipmanlarının satışını onaylayan resmi tebligatlarının da Kongreye gönderildiğini öğrendik. Şoke olduk. Daha şoku atlatmaya çalışırken, ABD ordusunun envanterinden Yunanistan’a hibe edileceği Kongreye bildirilen bir sürü diğer askeri araç ve ekipmanların da olduğunu öğrendik…
*Bunlar arasında, 2 adet C130H askeri nakliye uçağı, P-3 deniz karakol uçakları için 10 motor, 60 adet Bradley tipi zırhlı muharebe aracı da bulunuyor. Hem de bedava. Bunlar da yetmezmiş gibi Blinken ABD donanmasından ihtiyaç fazlası 4 LCS sınıfı savaş gemisinin Yunanistan’a verilebilmesi için de Kongreye bildirimde bulunacaklarını, 2025’te satışı mümkün olacak MRAP cinsi askeri arazi araçlarında Yunanistan’a öncelik tanıyacaklarını, KC-135 tanker uçakları için de ihtiyaçlarını değerlendirmeye alacaklarını söyledi. Blinken, ayrıca ABD Savunma Bakanlığının Yunanistan’ın satın alabilmesi için C-130H tipi askeri nakliye uçağına ilaveten C-130J modeli için de fiyat ve adet çalışması yaptığını belirtti.
*Bu arada Yunanistan Başbakanı ve Savunma Bakanı aldıkları bu büyük askeri hibe yardımla ilgili’ ‘Caydırıcılığımız arttı’ diye demeçler veriyor. ABD’nin Yunanistan ve Türkiye’ye askeri yardımlarında eskiden 7/10 oranı vardı. Şimdi ise bu oran 7/0 oldu!
*ABD resmen Türkiye’ye ambargo uygulamakla kalmıyor, Yunanistan’ı silahlandırıyor . NATO Antlaşmasının özellikle 2. ve devamında 3. maddesi üye devletlerin birbirine bırakınız ambargo uygulamayı, birbirine ekonomik ve savunma yapılarını güçlendirmede destek olmasını hükme bağlamışken, bugün Türkiye’ye 8 NATO üyesi devlet şu veya bu şekilde ambargo uygulamaktadır. Bu resmen İttifak şart ve yükümlülüklerinin ihlalidir.
BU ŞARTLAR KONULMUŞSA TÜRKİYE NE YAPMALI?
*Umarım F-16 satışı için önümüze ‘Bunları Adlar Denizinde bizim istediğimiz şekilde kullanacaksınız, Suriye’de YPG’ye karşı kullanmayacaksınız gibi’ şartlar konulmamıştır.
*Ancak Türkiye’ye bu konuda şart koşan yasa tasarıları ve yürütülen kampanyalar beni endişelendiriyor. Örneğin son olarak 30 Ocak 2024’te Yunanistan’ın en yüksek tirajlı Kathimerini gazetesi; ‘Türkiye’nin ABD’den satın aldığı F-16 savaş uçaklarına Yunan adaları üzerindeki uçuşlarda değil, yalnızca NATO ittifakı amaçları doğrultusunda kullanabileceği şartı getirildiğini’ ileri sürdü.
* Bu meselenin 2021 yılından bu yana gündeme getirilen; Türkiye’ye F-16 satılmaması, eğer satılırsa da ‘Yunanistan güvenlik öncelikleri ve ABD çıkarları dahilinde kullanılacağı’ şartı ile bir alakası var mıdır? İnsanın aklına ister istemez şu sorular da geliyor:
1-Türkiye eğer bu F-16’ları; Yunanistan’ın 10 mil hava sahası ve karasuyunu kabul ederek Adalar Denizi’nde kullanmayacaksa,
2-ABD ve NATO’nun çıkarları öne sürülerek; Suriye, Irak ve terör bölgelerinde PKK/YPG’ye karşı kullanmayacaksa,
3-Ya da yine ABD ve NATO’nun çıkarları öne sürülerek, İran’a karşı vs. başka amaçlarla kullanılacaksa,
4-Türkiye’nin bu F-16’ları almasının herhangi bir anlamı yoktur.
Zira F-16’lara Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumak, Yunan iddialarını ve taleplerimi kabul etmemek ve teröristle mücadele için ihtiyaç duymuyorduk. Bunlardan vazgeçtiysek, F-16’ya zaten ihtiyacımız kalmamış demektir.
Ancak bu talep ve şartları hiçbir Türk Hükümetinin kabul etmeyeceğine inanıyor ve kalbimi ferah tutuyorum.
BU DURUMDA TÜRKİYE NE YAPMALI?
*Bir kere halkımız son derece müsterih olmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri yaşayan ve sürekli savaşan dünyanın en çevik ve kuvvetli ordusudur. Savunma kapasitesi Yunanistan Silahlı Kuvvetlerinden her boyutta çok üstündür. TSK ile dalaşacak cesaret ve seviyede bir çılgının etrafımızda olduğunu hiç sanmıyorum.
*F-35 uçaklar (bir takım şikayetler olsa da) elbette yüksek kabiliyete ve güç çarpanı özelliğine sahip uçaklardır. Fakat bu uçaklar tek başına üstünlük sağlamaz. Unutulmamalıdır ki geçmişten günümüze askeri stratejiler içerisinde ve muharebe tecrübelerinde savaş uçaklarının tek başına oyun değiştirici olmadıkları defalarca kanıtlanmış bir olgudur. Kaldı ki Yunan Ordusu da güçlü bir askeri bütünlük ve entegrasyon oluşturarak Türkiye’ye karşı üstünlük oluşturacak yeteneklere sahip değildir. Güçlü bir donanmanız ve kara kuvvetleriniz yoksa hava kuvvetlerini tek başına bir üstünlük ve oyun değiştiricilik meydana getirmesi mümkün değildir.
*Türkiye’nin odaklanması gereken yerli uçağımızı yapana kadar uçak satın almanın yanı sıra hatta daha çok hava savunma sistemlerine sahip olmak ve kuvvetlendirmek olmalıdır. Çünkü nihayetinde Türkiye, son yıllarda artan bir hava tehdidi ile karşı karşıyadır. Özellikle Yunanistan’ın saldırgan politikaları ve doğu/güney sınırlarımız ötesindeki gelişmeler Türkiye için önemli bir tehdit oluşturuyor.
*Bu tehditleri ihmal etmeden ve küçümsemeden Türkiye’nin kendi hava savunma sistemlerini geliştirmesi ve güçlendirmesi gerekmektedir. Türkiye, SİPER gibi yerli ve milli hava savunma sistemleri geliştirmeye yatırım yapıyor. Hava savunma sistemlerine öncelik vermemiz ulusal güvenlik ve savunma stratejileri açısından önemli bir adımdır ve olmak zorundadır.
*Bu arada Kaan savaş uçağı uçuşa hazır hale geldiğini gören ABD’nin, ‘F-35 programına geri dönebilirsiniz mesajı veriyor. Bunun Türkiye’deki savunma sanayini baltalamak için tipik bir ABD davranışıdır. Son söz olarak; Allah Türk Silahlı Kuvvetlerini daima güçlü ve muzaffer kılsın, askerimizin ayağına taş değdirmesin.
ABD’YE ŞU SORULARIM VAR
1- Ne oldu 7 Aralık 2023 Atina Bildirgesi ile mutabakata varıldığı söylenen ‘Birbirileri aleyhine konuşmama, tahrik ve tehdit etmeme’ şartına?
2. Hani dost olmuştuk?
3. Hani Yunanistan ile yeni bir sayfa açılmıştı?
4. ABD’den F-16 aldık diye sevinirken, aynı gün ABD’nin Yunanistan’a F-35 verilmesi onayı bir yana, ABD’nin Yunanistan’a milyarlarca dolarlık askeri hibe onayını vermesine ne tepki verdik?
5. Yunanistan Başbakanı ve Savunma Bakanı aldıkları bu büyük askeri hibe yardımla ilgili “caydırıcılığımız arttı” diye demeç verirken, “kime karşı caydırıcılığınız arttı?” diye sorduk mu?
6. F-16 satışı için önümüze F-16’ların kullanımı için herhangi bir şart konuldu mu?